22 Mayıs 2014 Perşembe

KÖYLERİMİZ SÖNMEYEN OCAKTIR

KÖYLERİMİZ SÖNMEYEN OCAKTIR
          Biyolojik türümüzün bireyi, insanlık değerleriyle donanınca “İnsan” olur.
          İnsanlık değerlerinin en üst, en temel, en baş ve en olmazsa olmaz değeri ahlaki değerlerdir. Ahlaki değerlerin olmadığı bir insanlık yapısı düşünülemeyeceği gibi, insanlık yapısı oluşmadan insandan söz edilemez. Ahlak, insanın insanlıkta var olması kanunudur.
          Onun için Son Peygamber, “Ben yüce ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” buyurmuştur. Demek ki bütün resuller, nebiler, öncü ve olgun insanlar “mekarimî ahlak” yolunun rehberleridir.
          Türkler, ahlak ve insan kavramlarının ayrılmazlığını 7000 yıl önce, inanç ve bilinçlerinin yansıması olarak kayalara kazmışlardır: IYI Y IIY (Öntürk yazısı, sağdan sola okunur: EL ESİS EL ESİLİS)
          Yani: Halkı düşüneni halk düşünür.
          Türkler tarihin hiçbir döneminde puta tapmadıkları için Tanrı’ya bağlılıklarını ahlaki davranışlarıyla gösterdiler. Ahlaki değerlerden beslenen insanlık anlayışlarıyla kendi yönetimlerini ve başka kavimlerle ilişkilerini sürdürülebilir kalitede bütün dünyaya yaydılar.
          Zulümle ve zulmün sürüleştirdiği azgınlarla mücadelelerinde hep etik ilkeleri, en önemli dayanak noktası olarak gördüler.
          Ocaklar, obalar, köyler yedi iklimde yaşatılmış kentler ve başkentler ahlaklı bir toplumun parıltılarını yeni çağlara taşıdı.
          50 yıl öncesine kadar bizim kültürümüzün kendi kendine yeterli, yerleşim birimi köylerimizdi. Türk kültürü adına tarihin kaydettiği ne varsa, bir canlı değerler müzesi gibi köylerimizde yaşıyordu.
          Bugün de aynı çok yıkıcı küresel saldırılara karşı köylerimiz koruyucu, geliştirici, dönüştürücü ve yaşatıcı özelliğini savunmaktadır.
          Son yapılan bozucu siyasi saldırılar, tarihimize ve sosyal yapımıza aykırı düzenlemeler bu gücü ortadan kaldıramayacaktır.
          Köylerimiz kendi kimliklerini, muhtarlıklarını, meydanlarını, meralarını, derelerini, çiçeklerini ve türkülerini koruyacaklardır.
Atalarından miras kalan değerlere saldırılar karşısında, köylerimiz direneceklerdir. Bu Türkiye özelinde bir insanlık sorunudur ve etik değerler uğruna üstlenmemiz gereken bir görevdir.
          İnsanlıkta yaşamak için insanlığı savunmak bilinci, bizim ahlak ölçümüzdür. Türklerde bunun en kadim sahnesi, obasından odasına, yaylasından türküsüne, ağıtından şenliğine köydür.
          Köylerimiz yeniden ebediyen yaşama şartlarına kavuşacaktır.
          EL ESİS EL ESİLİS EKİZİS

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder